Hepimiz hayatımızın bir döneminde beslenmeyle ilgili bir zorluk yaşamışızdır. Beslenme ve psikoloji aslında oldukça iç içe.
Beslenmemiz arkada yatan bize sonradan yüklenmiş duygular, inançlar, düşünce hataları, yoğun duygularla başa çıkabilmek ve regülasyon ihtiyacı gibi bir çok psikolojik faktörden etkileniyor.
Zor ve yoğun duygular yaşadığımızda bunlarla baş edebilmek için yemek en kolay seçeneklerden biri oluyor ne yazık ki. Yemekle beraber salgıladığımız bazı duygular bizi anlık olarak rahatlatıyor ve duyguları kısa süreli olarak bastırıyoruz. Ancak sonrasında bastırılan bu duygular çok daha şiddetli bir şekilde suçluluk duygusuyla birlikte geliyor ve daha fazla duygusal açlık hissediyoruz. Ve bu giderek artan bir kısırdöngü halini alıyor.
Yoyo sendromu ise bir diğer önemli nokta beslenmede. Ne demek peki bu? Aslında uçlarda yaşamak. Yoyo oyuncağını bilirsiniz. Bırakırsınız en alta gider ve çektiğinizde geri gelir. Yoyo diyetleri de bu şekilde. Sürekli farklı diyetler uygulanır. Çok hızlı kilo verilir ancak çok hızlı bir şekilde de alınır. Bu duruma verdiğimiz bir isim aslında.
Beslenmenin fizyolojik kısmı ise bir diğer önemli bir nokta. Vitamin ve minarel eksiklikleri de algıda çarpıklığı artırıyor.
Seanslarımızda bu zor duygularla teması sürdürme ve baş etme kapasitesini arttırmayı kendimize zaman tanımayı, şefkatli davranmayı çalışıyoruz.
Hayatın bir kontrol edilemeyen birde kontrol edilebilen kısmı var. Ve kontrol edilebilir kısım aslında zannettiğimizden daha fazla. Bazı insanlar bize daha şanslı gelir. Bu aslında suçu hayatın üstüne atmak. Bir şey ne kadar sertse o kadar çabuk kırılır. Amacımız hata yapmamak değil, telafi edebilmek olmalı. Psikolojik olarak esnek bir çerçeve oluşturmak ve kendimize karşı merhametli olmak çok önemli. Kendinizle temas edin.
- Ne hissediyorum?
- Neden bunu yaşıyorum?
- Neye ihtiyacım var?
- Nasıl karşılayabilirim?
- Mantıklı tarafı ne?
KVKK “Kişisel Verileri Koruma Kanunu” Aydınlatma metnini okudum onaylıyorum.