Herkese Karşı Empati Yapmaktan Yoruldunuz Mu?

Herkese Karşı Empati Yapmaktan Yoruldunuz Mu?

2020 yılında ortaya çıkan pandemi ile zaten yorulan ve yıpranan insanlık daha mutsuz ve umutsuz bir hale geldi. Bu tarz küresel krizler, ülkemizde yaşanan faaliyetler sosyal hayatımızda yaşadığımız sorunların üzerine eklenerek nefes alma alanını giderek daraltıyor. Hayatta kalmaya, var olmaya çalışırken o kadar kendimize odaklanıyoruz ki çevremizdeki farklı bakış açılarına odaklanamıyor, empati yapmak için kendimizde o gücü bulamıyoruz. Peki ne demek empati? En yalın haliyle kendimizi başkasının yerine koyma, olaylara onun gözünden bakabilme, hissedebilme duygularını deneyimleme halidir ve herkeste farklıdır. Empatinin ince bir sınırı var. Eğer bu sınır aşılırsa ve empati-sempatiye dönüşürse o zaman bize bir yük haline gelir ve bu yükte bizim insan ilişkilerimizi ekleyerek tükenmişlik sendromunu veya empati yorgunluğunu ortaya çıkarabilir. Günümüzde özellikle büyük metropol şehirlerinde sokakta yürürken artık kimse kimseye çarpmamak için yana çekilme refleksinde bulunmuyor. Bu refleks yozlaşmış durumda. İnsanlar daha az gülümsüyor, daha kolay bağırıp sinirleniyor. Aslında toplumsal bir empati yorgunluğu yaşıyoruz. Evet bu yüzyıl teknolojinin ve bilimin gelişimiyle birlikte bize pek çok kolaylığı sağlıyor. Ancak insan olmanın getirdiği varoluşsal yorgunluğa pek de bir etkisi olduğu söylenemez.

Hepimiz parmak izi gibiyiz. Eşsiz ve bir taneyiz. Empati kapasitelerimiz farklı. Dolayısıyla empati sınırı aşıldığında aslında kendi depomuzdan boşaltmak pahasına karşı tarafı doldurmaya çalışıyoruz. Bunun sonucunda beklediğimiz bir sonuçla karşılaşmadığımızda kendimizi yalnız, anlaşılmaz hissediyoruz ve varoluşsal yorgunluğun kısır döngüsünde sıkışıp kalıyoruz. Karşımızdaki kişi için empati ne demek? Duygularının ne kadar farkında? Birine empati yapmak size yük oluyor mu? Eğer böyle hissetmenize rağmen kendinizi empati için zorluyor ve sınırı aşıyorsanız zamanla anlayışlı bir insandan mutsuz ve depresif bir insana dönüşmeniz mümkündür. Karşınızdaki insanı anladıktan sonra kendi özel odanıza dönmeniz ve hayatınıza devam etmeniz gerekir. Fazla empati yapmak karşımızdaki kişinin sahip olduğu üzüntü, utanç gibi duygular yaşamasına ve sizde oluşan suçluluk duygusunun geçmesi için bir telafi çabasına girmenize yol açan çürütücü bir kısır döngünün başlatıcı olayıdır aslında.

Bu döngünün içinden çıkabilmek için gerekli olan kabul ve devinimdir. Bazen yol alamıyormuş, tıkanmış gibi hissedebiliriz. Ancak Oruç Aruoba’nın dediği gibi; “Yola çıkan kişi nereye ulaşabileceğini ancak yürüyüp, yolu aşıp, vararak bilebilir. Yol yürünmeden bilinmez.”

Siz bu yolu yürümeye hazır mısınız?

KLİNİK PSİKOLOG ASLIHAN KURT

Bize Ulaşın